Bir şehir ki görene
Kültürlerin buluştuğu, medeniyetlerin kesiştiği cazibe merkezi. Her türlü inanca kucak açmış emniyetli liman. Üzerinden asırlar geçmesine rağmen izzet ve asaletini korumuş sağlam kale. Vahye sancaktarlık yapıp O’nu içselleştirdiği için solmamış, eskimemiş yeni. Efendiler Efendisinin müjde ve iltifatına mazhar olmuş nazenin belde.
Hakkın esması öyle tecelli etmiştir ki, hiç bir kabalık onun vakar ve tebessümünü bozamamıştır. Bir umman ki O, üzerine dökülen her türlü kötülüğü iyiliğe dönüştürmüştür. Akleden kalbinizle bakarsanız, size zamanın üç boyutunu birden gösterir. Onda maziyi, hali ve istikbali birlikte görüp, ezelden ebede uzanan bir yol müşahede edersiniz. Size hem dünyayı, hem ukbayı yansıtır. Çıkarır sizi andan, haberler getirir ta maveradan. Hülasa hikmet kazandırır ibretle bakana. Estetik, zarafet ve nezaket O’nda tecessüm bulmuştur. Onda edep bulmuştur makam ve mevki. Hiç bir küstahlık karşısında kaybolmamıştır efendiliği. Her fikre yol açmıştır tükenmez bilgisiyle, herkesi kabul etmiş engin hoşgörüsüyle. O’nun mekânı bir anne kucağı gibi herkesi kuşatmıştır. O’nun geniş sahrası Lut’un da, İbrahim’in de kavmine kucak açmıştır. Öyle ki, O’nun dergâhında arşa kafa tutanlarla “Allah’ım içimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak etme (A’raf/155) ” diye yalvaranları bir arada görürsünüz. Öylesine mümbittir ki, taşı da toprağı da altın hükmündedir. Herkesi besler ayırt etmeden, ötekileştirmeden. Üzerinde oynanan hoyratlığa rağmen, güzelliğinden asla bir şey kaybetmemiştir. Size öyle bir iklim yaşatır ki mest eder, kendinizden geçirir. Öylesine cezb eder ki sizi, bakmaktan kendinizi alamazsınız. Zira O, üzeri örtülmekle gizlenemez bir güneştir. Bu yüzdendir ki alimlere, ariflere, şair ve ediplere ilham kaynağı olmuştur. Tarih kokar her karışı, fetih kokar her vuruşu, şuur kokar her duruşu. Aşkın, sevdanın, firakın ve vuslatın havasını koklarsınız boğazın her kıvrımında. Bir oluş ve bozuluşu resmeder yüce dalgalar. Konuşur sizinle eski bir dost gibi. Hatıranızı paylaşır, teselli eder sizi. Hem alır götürür geldiğiniz ilk yere, hem de ait olduğunuz son meskûn mahallere. Sükûn bulursunuz onda. O bir şefkat elidir. Bir nimettir O. Velhasıl yeryüzüne dökülmüş bir rahmettir İstanbul. Tabi ki, görene. |