Tecelli
Vakit...
Sessizce tecelli etmişti Habersiz olan akıl ve irade sakindi Sakinliğin bağrında iki gönül insanı ümitti Her biri bir diğeri için feda olacak bahtiyarlardı Yaşlılık dönemi baş göstermiş, kendi hallerine muti olan imtihandı Akşam yemeği için ne varsa hazırlandı henüz bir lokma almadan kriz başladı Vefakar hanımı telaşlandı, konu komşu için dışarıya fırladı, lakin ayağı takılarak yere yığıldı Bir müddet çabaladı başını çarptığı için şuuru kayboldu ve kendini gecenin donduran soğuğuna bıraktı Sabahın ilk saatlerinde merak eden komşular evin önüne geldiklerinde şaşkınlık yaşarlar ve yerde yatan cansız kadına bakarlar Hemen eve dalarlar ve sofranın başında ruhunu teslim etmiş adamı görünce derin bir hüzünle neler olduğunu anlamaya çalışırlar, eceli bir kez daha hatırlarlar Tatlı... Söze kanma Aşkın deryasına daldım sanma Hangi hülyadan tutunursan tutun avunma Seni hakikatten uzaklaştıran ukdeler için kahrolma Hangi çiçeği koklarsan kokla, onu hakkıyla tanımadıktan sonra İçgüdülerin ve dürtülerin esaretinde, şehvetin kurutan vaktinde insan olamayınca Nefsine ilahlık kapısını açtığın her bunalımında, cehalet hükmeder aklına, vicdanına, ruhuna Ne kadar... Beklersen bekle Talim olmayı bilmedikten sonra Sadakat ve samimiyet bilgiye aç olunca Aczi yet ve miskinlik heves ve arzunun tuzağında Akıl bilgiye muhtaç, ruh tevhide aç, vicdan iradenin buyruğunda Bilmek, anlamak, tanımak, emin olmak için çaba lazım, yoksa cehalet alır bucağına Kul sahibe iltica etmeli, secdeyle melalini hasretmeli, lakin zan ve bilinçaltını arındırarak yol almaya adanmalı Mustafa Cilasun |