VAZGEÇMEK CESARET İSTER
Vazgeçmek o kadar kolay değildir arkadaşım. Kalabalığa alışmış insanlar en çok yalnız kalmaktan korkarlar. Sevdiklerinin bir gün gidecekleri endişesi ile yaşarlar hep onlar ve dolayısıyla da vazgeçemezler.
Vazgeçmek aslında bağlanmamaktır. Bağlanmamak ise özgürlük... Her vazgeçişin arkasında hüzünlü bir özgürlük vardır. Tıpkı güvercinini gökyüzüne salmak gibi. O güvercin gökyüzünün ahenginde, bulutların senfonisiyle dans ederek uzaklaşırken senden, sen vazgeçmenin buruk sevinciyle el sallarsın arkasından arkasına bakmadığını bile bile. Vazgeçmek öyle her kişinin harcı değildir arkadaşım. Sevmediğin birinden vazgeçmek çok kolaydır. Sevdiğin birinden vazgeçmek biraz zordur ama atlatırsın zamanla. Ya da hayatına girenler unuttururlar onu sana. Ya kendinden vazgeçmek! Mümkün müdür arkadaşım? İnsan kendi diliyle kendi bedenine Fatiha okuyabilir mi? Kendini tabuta koyup, üzerine toprak atabilir mi? İşte bu cesaret ister arkadaşım. Bu öyle bir cesarettir ki; Gidişler acıtır içini, kalışlar yaralar. İki ucu sivriltilmiş bir mızrak gibidir bu cesaret. Neresinden tutsan orasından batar arkadaşım. Ama başarabilirsen... Vazgeçebilirsen o gün yeniden doğmuşsun demektir. Eyvallahın olmayacaktır artık hayata. Vazgeçmişsindir ve özgürsündür. Ama unutma arkadaşım! Kendinden vazgeçmen için önce kendin olman gerekir. Başkasının kalbinde yaşarken, kendinden vazgeçmen işleyeceğin en büyük cinayettir. Cinayet işleyenler vazgeçseler de özgür kalamazlar. GÖKHAN ÖZ’E TEŞEKKÜRLER |