batıl kederlerin gece-yarısı
büklüm saçlarınla serin
görgün gözlerinle çakmak çakmak gelirdin zulanda hırçın kaçamak kargülleri belirirdi.. vurgun öfkeleri bezerdin isyanın fetvasına.. kuru ekmeğin düşlerindeki kırıntılarına üşümüş serçeleri kondururdun uzlaşmıyordun yasal gizlerle --güneşten üşengeç --aydan kaygılıydın ekşi tada göveren eriklerin çocuklarca yolunan meyvelerindeydin yağmur yemiş ovalarda.. terkettiğin bir ozanın esin kaynağıydın geçici ayrılıklarda kaf dağlarının ötesinde bir masaldın çırpardın kanatlarını ayrılıkların közünü alevlemek için sonra tutuşurdu tüylerin yarım kalmış mutluluklar tutuşurdu... fesleğen kokusu damlardı bakışlarına omzuna çağırırdın bütün güvercinleri bilsen kahır nemenem sızlatırdı sevi’nin geleceğini azlederdin hemen yalnızlığı sessizliğini yankılara vurarak sarsarak perçemini kızıl güllerle kızıl güllerle!.. durgunluğunun sırma tellerini çözerek ve suskunluğunun ve kederlerde, ayrılıklarda. birşeylerden ayrı düşmenin köşe-bucak günleri.. resimlerinin yanında mavi dağ çicekleri --senfoniler --derin düşünceler sarsılırdı bahar dallarının gölgelerinde.. ve sen kaygıyla kapanırdın kimsesizliğin ayetlerine.. |