AŞK Kİ YÜREĞİN ERBABI...
Diri(l) bir lehçe
En meşakkatli kıyam; Sözsüz bir tümce belki de dile gelmeyen Düşmüşsen aşklara yatak yorgan Bir de kerameti iken rahvan gölgelerin kaykılmışlığı, Delip de sükûtu, Bandırdığın her duyguyu, Sarmalında bilinmezin, Pervazında evrenin, Tamtakır benlik Eğilsen de yerli yersiz aşka nazire eden bir beyitte, Selamı yitik bir derviş olma asla Yürekte konuşlu hürmeti de payidar kıl, Nam-ı diğer mutluluk sakıncalı bir paye olsa da Hak etmediğin onca boyunduruk. Damıtılan bir imge kadar sezileri çıkan ayyuka, Rota bilip de aşkı, Kaybolmalara alışmışsan yerli yersiz Hele ki takmışken koluna en sitemkâr düşü Bir de ermişsen hidayete En belirsiz zamirde terk edilmişliğin iken Cefası ömrün: Sükûtu da dillendirip gizlenmiş dizelerin birine Yetmedi gark etmişsen ömrün, Solu benliğin, Sağdıcın ise sayısız imge Tanrı’dan ne istersen dile Yeter ki söndürme yürekteki yangınını sevdanın. Bir rahle bir sancak; Meşakkatli bir sapak yine beşerin yüreği, Hele ki matemi buyur etmişsen mahremine Bir de saklı tuttuysan gözyaşını. Aşk ki, yüreğin erbabı; Özlem ki yine maşukun tek yoldaşı; Sair dizede yalıtılmış bir tını, Gönüllü gönülsüz her sevdada boyutsuz bir terbiye Evrenin sunumu: Şükretmelere doyamadığım Olsa da hayatın dipsiz girdabı. |
yüreğinize sağlık değerli Dost
beğeni ile okudum gönül sesinizi kutlarım saygılar.