HAN KAPISI...
Andan bağımsız tüm yeknesak hezeyan,
Boyutsuzluğun indinde Namahrem kıldığım kayıp gölgem Ve teferruatlarını gizlediğim En derin namede yine kekremsi tümcelerde seğirttikçe, Derin derin iç geçiren şecerem. Han kapısındayım: Sağım, solum ve arkam Henüz bakmadım önüme, Gerisin geri kaçmayı dilediğim Tek tetikleyicisi bu yangının, Bir katre huzura düşse keşke yolum, dercesine Rakımı hayli yüksek bir bulutta İçinde kayıp sayfalarımla, Yine kaybolmalara doymazken evren. Geçit vermez tek lehçe: Sükutu çok derin, Han kapısının diğeri kayıp ezelden: Gelip geleceğim en büyük mertebe Yine devraldığım son dilek Babamı henüz uğurlamamışken Diğer han kapısından. Kuvözde düşlerim, Anadan üryan tek dilekçem: Yine haznemde yine işli sicilimde, Boyutsuzluğumun ikbalindeyim: Ha geldi ha gelecek, demelere Vereceğim en muteber ferman: Yine göğün penceresinde, Yine de yeniden demeye yok iken mecalim; Hani olur da yeleleri mutluluğun Bir bir nemalanır kayıp gölgemden: Hani olur da… Yok ki dermanım, Yoksunluğun nişanı zaten en pervasız terennüm, Görünmezliğin pervazında, Acıların yokuşunda Belki de beyhude bir sevdanın titreten Nakşı, Gecelerde hüsran günler zaten çoktan tehirli, Gün bile bıkkın. |
Her zamanki gibi.
Kutluyorum....