Şükürdü En Büyük Sermayemiz
’Bir Köy Delikanlısının Ağzından ’
Başımız da onca yoksulluk varken masalların devlerini hiç kafaya takmadık bilesiniz mum ışıklarının bizim gibi titreyen alevlerinde ders çalışırdık ha babam de babam... Benim küçülen elbiselerimi kardeşim kardeşimin küçülen elbiselerini onun küçüğü giyerdi yer sofralarında bir tencereye kaşık sallar cenk ederdik bilirdik nimetin kıymetini zaten bilmeyen babamdan kabasına şaplağı yerdi hiç bir zaman aç kalkmadık sofradan gözümüz toktu şükürdü en büyük sermayemiz... Bir müddet gıslavet denen lastik ayakkabılarla karda kışta okula gittik çoğu zaman sınıflarımızı tezekle o olmadı mı nefesimizle yüreğimizle ısıtırdık bütün çabamız bir gram daha fazla bilgi içindi yine de birileri gibi isyan etmedik işte bu yüzdendir ki ninelerimizin dedelerimizin yüzlerini pırıl pırıl nurlu görürsünüz beyazcamda... Şimdilerde tarlalarımızı sürdüğümüz traktörler hem mazot ile çalışır hem de alın teri ile öğle vakti dayadığımız zaman ağızlarımızı testi denen sebile yüreğimiz ile birlikte ruhumuz da serinler... Dev gibi şehirleri biz besleriz ekeriz biçeriz biz olmasak nice olur haliniz yüreğimiz doruklanır bazen de havalara uçarız... Çoğu zaman horozlar ötmeden kalkarız atalarımızdan böyle öğrendik ’Rızıklar sabah dağıtılır’derlerdi... Gökten üç elma düşer belki biri yere birisi kafama birisini de sen havada yakala... |
Güzel dile getirdiğin için kutlarım Ahmet Bey.
Ellerine sağlık.Selamlarımla...