ŞEHVETİN ŞERRİ
Kını yakut süslü
kör hançerler kıran kırana rakseder bir ķörpenin koynunda Sessiz çığlıklar yırtar geceyi esaretin sonunda Sehvetin şerri saltanat kurmuş gün görmemiş masum tenine Şafak sökmeden Kadılar toplanıp karar alır Ağzı süt kokan sübyan ölümüne Sorgusuz süalsiz Prangalar vurulur peltek diline Daha ölçüsü alınmadan yakasız köynek biçilmiştir bile Namus geri ile kirlenen değersiz bedenine Hak mış hukuk muş kimin neyine idam sehbası hazırlanır özene bezene Dört elden bindirirler dört elli ayaksız at’a Namus kolyesi takılıdır gerdanında Bir an önce yağlı urgan geçirilir kıldan ince boynuna Milyonlarca gözün önünde Mektepli, medreseli celladlar hep birlikte vurur Yumruğu kadar yüreğinin idam sehbasına Nafize |