Küçük gelinAnlamazki bir şeyden henüz körpe yaşında Kepçe elde aş haşlar ağlıyor küçük gelin Sokakta ip atlıyor yeller eser başında Kurumuş ırmak gibi çağlıyor küçük gelin Yetim’miydi özksüz’mü on beşinde verildi Cocukluk arzuları çarmıhlara gerildi Yavru kuzu misali kurt önüne serildi İçini dert kederle dağlıyor küçük gelin Kaynana peder bilmez elti görümcede kim Ev işinde çakmıyor nede kendine hakim Dilinde çıkan sözler anlaşılmaz hep kem küm Aklınca izzet ikram sağlıyor küçük gelin Damda çamaşır yıkar kucakta çocuk bakar Perdeleri asacak boyu yetmez kim takar Acınası hali var gören insanı yakar Onulmaz imkanları yeğliyor küçük gelin Kurban verilmiş yazık töreye ananeye On altıya girecek önündeki seneye Mecbur kalmış çileyi çekip durur sineye Tandırda keteleri yağlıyor küçük gelin Devran böyle dönüyor kıran olmuyor çarkı Kalmamış yavrucağın anasından bir farkı Küçük yaşta terk etmiş soyunu evi barkı Görenleri yolundan eğliyor küçük gelin M.Kılıçel |
*
Şair’im bir şiirinde
Şairem yüreğine sağlık diyorsun ya
Bir de soruyorsun insan satılır mı diye
Satılır can,satılır.
Hemde öyle bir satılır ki,itiraz bile edemez
Örnek mi istiyorsun işte ben,
Daha ben körpe iken,
Bir kurbanlık misâli
On dokuz yaşımda başlık parasına satıldım
Ah şu paranın gözü kör olsun
*
Gençliğimi,hayallerimi,benliğimi,
Yarınlarımı beni,benden çaldı
Kopartıp aldı benden genç kızlık hayallerimi
*
Eyyyy İstanbul,ah İstanbul ahhhh
Sana ne kadar sövsem,
Ne kadar isyan etsemde duymazsın beni
İstanbul senin gelmişine,geçmişine
Ben ne edeyim söyle bana İSTANBUL
*
Ben isyân etmeyim de kim etsin söyle bana
Seni köhnemiş,koca bunak İstanbul
Beni benden aldığın yetmemiş gibi
Birde sevdiğimi aldın elimden..
*
Bir sabah
Annem haydi İstanbul’a gidiyoruz deyince
Öyle sevinmiş,öyle sevinmiştim ki
İstanbul’u adını duyunca,oysa
Nerden bile bilirdim ki
Kaderimin bana ağlar ördüğünü
*
Henüz ömür baharımın başındayken ben
Bir kurbanlık gibi satıldım,
Hiç bir şey yapamadım,
Kaldım sende çaresiz,
*
Kimin umurunda,kime ne benim hayallerim.
Ömrümde hiç görmediğim
Bir erkek vardı karşımda
Annem dedi kızım bu senin kocan
Hayır dedim direndim,ağladım,çırpındım,
Duymadı,duyulmadı çığlıklarım..
Sen’de duymadın eyyyyy İstanbul..
*
Oysa ebeveynlerim başlık parasını almış,
Nikahımı bile kıymışlar çoktan.
Geri dönüşü yok artık buradan dediler.
Vedalaşırken Anne beni burada bırakma dedim
Yalvardı,ağladım faydasız yakarışlarım
Beni hiç dinlemedi bile.
Kala-kaldım öylece
Kapıda bindi otobüse bıraktı gitti..
*
Oysa benim de hayallerim vardı
Ben beyaz bir gelinlik başımda papatyalardan
Bir tacım olsun isterdim
Ah istanbul ahhh
Sen benim hayalerimi çaldın istanbul
Her iki cihanda senden davacıyım İstanbul
Müzeyyen Yavuz