AZİZİM
Hangi gün olacak şakrak uyanacağım şafaklara
derken vesvesim Aynaya baktığımda nabzî duyguların esiri oluyorum Gözümün giryanları eski bir namluya verip alnıma dikiyor tetiğini Vuracaksa vursun da kurtulalım der gibi yine Tövbe tövbe Gece zindanlarda avutturum ruhumu o zaman Bir çıkış noktası gözleyerek Her ışık belirtisinden umut mumları yakarım dileklere Yaktıkça sönen mumların Gölgesinde ısınırdım don tuttukça ellerim Tiyatro gibi çevremde sahte insan maskeleriyle Donatılmış iblisler sinyal beklerken Ondan sahteleri tanır oldum Sözlerinden gözlerinden Panjurların inmesiyle görünür gerçek yüzleri Yılan kusar her biri dokunduklarına Miras bırakıyorlardı evrene Zor aşamadayken aynı senaryoda yer alırdım Ve ışık görünür peşine düşerdim çıkarken basamakları ayağımın altında cansız naaşları sükut ediyordi bene Bakmama zaman yoktu değmezdiler Yukarı vardığımda pusuya durmuş , bir kaç ayak izleri görurdüm, yaşam belirtisi gözlemekteydiler Onlar yorgundular şafaklara umutlara Ben ise çılgındım yaşam hevesimle , rüzgar esintisiyle kurtulurdum ellerinden Görmüyorlardı İşte ondan iyi niyetimden Her tebessümünden güller ekilir Her gözyaşımdan mazim yıkanır her damlası şimdiki ben olan çiçeği sulardı Yeşermem için sonbaharlara göz yaşlarım mecburdu bugüne Şimdi misk amberim gel de gör beni uçuyorum göklerde Gıcırdarken hücrelerim yaralarımdan Yavaşlarken kalp atışlarım sonlarda Yeniden doğarım hep ben yarınlara Kötülüğü yendikçe doğar yaşarım Çünkü Allah’ın almadığı canı kimse almıyor azizim... Ayşe Kavak |