Kâid
"Ben belki de yüreğimden nefes alıyorum .
Belki de ciğerlerim sadece sigara dumanım içindir . Belki de gözlerim ile duyuyorum . Ne malum ? Belki de kulaklarımla görüyorumdur ." Demişti acuze , şuuraltı yitik , kendi kadar bitik Abbad’ın silik silüetine kanca misali takılan , kimi zaman iyileştiren kimi zamanda yaralayan dili . Şayet bu zaman dilimi , Sürüklerken insanı ve dahil pasını kirini . Karakterin reçetesinde hangi erdem yazılırda , Bu ayıplar köküyle silinir . Misalen 100 yaşındayım misali , Yaşın kadar zaman bile minvaldir . Düşün ! Ama taşınma . Ziyan edipte pişmanlığı takınamayan bu edep kimdendir ? Yarı yolu geçerken içine hiç mi düşmez ölüm korkusu ? Gerçi genç olsa ne yazar , İnsan doğduğu an zaten büyük bir mezar kazar . Daim kader istediğini yapar . Devamında güllerin sönmüş kokusu , elinde yine hezim olan bir zarar . Kinaye dolamacında volta atan milyon şuur ! Koşsada kaderin yamacında , Muhakkak sonu amiyane şekilde bedeni kurur . Ne demişler ?Arayan bulur . Peki bulacağı , Bela mı , sefa mı yoksa ömür boyu çekeceği olan cefa mı ? Kafi . Bu kadar kâfir . Sanki bulmuş gibi yaşar o cenneti , Sanki dünya safir dolu bir mahfil. Sahi ! Su katar anasından emdiği süte , O kadar hain ve bir o kadar hafi . Cam fanus dünya olsa , Kum taneleri insan . Düşenler ateş , kalanlar su ama mafiş oysa . . . . Şimdi alt üst olsa bu cam fanus , Kim ateş kim su ? Yaptı yine yapacağını şeytan huysuzu . Kâbus . Kâbus . Berrak gökyüzünde bulunur mu mahpus ? Kâbus . Kâbus . Açık denizlerde kulaç atarken dahi ardımızda mahmuz . Söylesenize ! . . . Hangimiz ateşiz , hangimiz suyuz ? Olduğumuz gibi yokuz . Ne yazık ki , Kovulacağım bu köyün numarası dokuz . Rumuz ; Ben , buhar ! . . . Ebubekir Ocak T.k |