İnfazEskimiş bir ateşkesin mahzenindesin Kara çaputla bağladılar gözlerini Canına kast edenlerin yüzünü göremedin ........... Teslim oldu telaşın, mutlak suskunluğuna infazın ’Önün arkan sağın solun’ katliam Yedi metre karşında namlunun soğuk nefesi Beyninde yankılandı kurşunun hazin sesi Ölüm ahmakıslatan gibi yavaşça sardı bedenini Kanatları mühürlenmiş kuşlara reva değilse de Kınalı kuzuların kurban edilme vaktidir Girdap yatağında köpük köpük çalkalandı yüreğin Namlu kusmuğu barut kokusu yayıldı uzak köylere Anacığının kokusu hayalinden uçuşarak tükendi Kabza’da katilinin parmak izi kaldı ................... Geride kalan, üç beş damla kahırla oluklarca kandı Yaşanmamış bir ömür bıraktın, utanmayıp aldılar Sen ölünce bahar gelir sandılar Issız ovalara mahpus düştü evvelin Ölüm eğreti bir balıkçı kayığı gibi sırıttı hayatın çölünde Yanlış zamanda yanlış yerdeydin Bu vakitsiz ölümde Eskimiş bir ateşkesin mahzenindeydin Kara çaputla bağlamışlardı gözlerini Nereye yönelsen ölüme çıktı yolların İki yanı sıra selvili bir yolda İki yana düştü kolların... |