KELİME CÜMBÜŞÜNÜ SIRTLANMIŞ DA KALEM...
Anlamın kırağı çaldığı anlamsızlık bağlacına merhaba!
Merhaba gök gözlü annem, Satılmışlığın cübbesini feveran eden hayta bir rotada, Salkım saçak beyhude bir tümceye rehin veren Aykırı nizamlara da selam çakıyorum geceye Yüklediğim yükümsüzlüğümden nasıl ki mesulsem Ve nasıl ayrı kalamıyorsam naif bir imge Zarafetinde nükseden yıldızın parlaklığına O gök kubbede kırpılmışlığına teğet geçen Yürek sesimden hallice yorgunsam, demelere ne gerek… Nidasını yitirdiğim tevekküle Yüklediğim rahmetten daha ne ola ki az öte? Hem demedim mi, dünden öncemi Yarından soyutlarken güncemi En aykırı nizamda Öteleşen kelime cümbüşünü sırtlanmış da kalem Nazire eder bağnaz bir gölgede kıstırılmışlığına inat Yüklendiği acıdan mı ne, demelere ne hacet Hele ki makberi o yazmadığım şiirin Ayrı bir mezar taşında kelime kelime ekerken ölü toprağına… En aykırı yorgunluğun hizasına diktiğim muteber gölgemden Ayrı kalmaksa sorun addetmediğim, Yürekli bir menkıbe yine saydam dünyamdan yansıyan Kırık bir nameden de öte Feryat figan doyurduğum ruhun Kelamsız dirayeti sınanırken anbean. Terennümüne iştirak eden gecemsi bir ilah, Peyda olan dolunayın tevafuk bildiği O rahmete sığdıramadığım: En afili kelime belki de yadsımaktan öte Yansıtmak iken hicap yüklü. Namesinden savurduğum, Ucundan ısırdığım, Solmaya doyamazken mahzende Gömülü iklimlerime eklediğim yeni bir mevsim; Adına şiir dediğim: Sonsuzluğun rütbesini giymek kadar Asil bir serzeniş Duygulara cömertçe mahal vermek. Demelere ne hacet, Demediklerimden de sorumluyum: Densizliğin yükü eşsiz bir külfet Denenlere rağbet etmediğim sakil bir reçete Adsız ikballere gömdüğüm: Hem de haybeden iştirak ederken günbegün, Ölümsüzlüğü mabet bildiğim Gerisi zaten müphem ve soytarı bir terennüm Dudaklarda asılı bakir üç beş nüshası Yine de demedim farz et. Yitip gitmelerin tecellisi o hoyrat, Sanrıların izdüşümü etmediğim her feryat Yine da sandığımda saklı Sanmadığım da dimağın ucube frekansında Ve soyut bir cümlede kazılı: Ölüm gibi soykırımı beşerin; Aşk gibi esareti yüreğin Ya da ansızlık gibi aykırılığın hicvi Hem de nelerle mütevellit Görmediğim yarınların dökümü, İç sesin yoldaş bildiği belki de savsakladığı Rahvan bir günlük: Ömrü payidar kılan şu üç beş tümce. |