SARRAFI OLMUŞUM DA HÜZNÜN...
Hoyrat ki rütbesi erişilmez,
Selamı yitik bir gölgeyi sırtlanıp Saklandığım köşe bucak. Hangi vecize ki tınısında yorgun bir eda, Hangi saklı sure ki mabedi en derin mahrem Ve çıt kırıldım ruhların göçtüğü o kırağıda Kala kalmışlığı nüktedan bir seyri de yok sayıp, Tümden haz etmediği yüreğin en soluk güfte, Derken demlenmeye doyamazken Tünediğim matemde. Dingin ve tırsak bir gölgeye yeğ tutarım Ant verdiğim sözü de eklerim Serzenişi yok saydığım o cüssesinde en buruk tesellinin. En aykırısından kesat bir ukdede sıkıştırılmışlığı Ruhani bir sarhoşluğu destur edinip Kekremsi bir feryat hem de en alasından Hacız ettiği demli hezeyanda yoksun bir sükûtu Mal ederken kırık bir tümceye. Hasbelkader yaşamaya dair tutuklu tutulduğum O devasa hücre: Yangın körüklendikçe hangi gölgeyi yeğlerim yokluğuna, Cürüm bildiğim okkalı bir kelamda arda kalan o isyanı da Gömerim en dibine karanlığın: Tümden türeyen israfı yok sayarım, Hoyrat bir imgeye taparım belki de Ve sivrildikçe akıl melekelerim Dalarım dalarım çok uzaklara: Kopamadığım dünümü mimlerim her satır arasında Ve yoz bir tükenişi rahmet bilirim İlahi Aşkın hulasa varlığını kıblemde saklarken Ve sakınırken kem gözlerden. Tefrikasını çoktan kaybettim mazinin, İfrata kaçtığımı bile bile yâd ettim Dünün menkıbesini Ve toz duman oldu kesilmeyen ahkâmlar Hem de ne uğruna? Körü körüne inandığım o sakil beyitte Ve tahayyülün bile ötesinde Öteleşen kayıp yarıma tahakküm ettim Dilden öte dilsizliği gonca yarınların, Kelamdan çok kadrini bilemediğim varlığının: Saklı tuttuğuma mı yanayım İfşa ettiğim bir tekerlemede mi sayacın takıldığı O devrik name: Hani tekerinde yoksunluk, Cübbesinde sefalet Ve el-âleme görücüye çıkardığım sakıncalı bir keramet. Gün de görmedim, demem: Hâşâ! Yoksunluğumu milat bildim hem de dünden yarına Biraz da gölgelere gönül verdim Şu insan pazarında; Yadsımadan ve yanmadan. En eksik terennüm, Sırtlan bir yüzeyde teamülü gönülsüzlüğün: Hayli kırılgan bir infilak, Sarrafı olmuşum da hüznün Buyur ettiğim cefayı hepten sahiplendim Bir güz gecesinde ikbal bildiğim o sırdaş imgeyi Dahi nakşetmişken huzur bahçemde Ve ısmarlamadığım yalanlara rast gelip de Soyutlamışken sefayı. Rahmetin indinde naif bir terennüm benimki: Sondan bir önceye eremediğim hidayetin indine sakladığım O aşkın rahmeti besbelli: Varlıksız bir sevdayı mesken bilip çöreklendiğim. Dil yarası yüreği payidar kılan, Onca imin tantanası Beynamaz bir cümlede takılmışlığı aklın, Sükûtun huzurla meşki, Boyutsuzluğumun ihbarında Teneffüs ettiğim gayri ihtiyari bir serzeniş, Boykot ettiğim o istihbarattan hallice yüklenip de Şiirin dibinde savurduğum bir nidayı da sahiplenip Israrcı bir pekiştireci yâd edip Dünün külliyesinde. |