Lisan Yağmurları
Ölçülecek kadar ağırlığı olsaydı keşke insanoğlunun .
Yerin yurdun önemi var mıydı ? Bastığınız toprak yalın mıydı ? Farkına varıldı mı gitgide yeşilin yok olduğunun ? En azından zahmet ile zimmet edip yüreğinize şunu sorun : İçimiz rahat mıydı ? . . . Yüzüm kararmıştı . Pembe yanaklı eşarbım kızıla boyanmıştı . Gürültüsündende mi anlamaz bu insanoğlu ? Bugün içimiz dışımız kan ağlamıştı . Tabii bir tek rüzgar anlamıştı , Esmişti öyle boylu boyunca , Efkarım , gözyaşım ve kan zerreciklerini her yere dağıtmıştı . Yanılmıştı . İnsanoğlu yine yanılmıştı . Kanımın değdiği her yer toprağa sarılmıştı . Oysa ki kendi de topraktan yaratılmıştı . Neden ise üzerine hiç alınmamıştı . İki bez parçasıyla gardını , Pabuçlarının kanımla olan cengini , Kızıla dönen yanağımdan dökülen bir zerre kan tanesini , Görde şahit ol eşarbım ! Ve de söyle ! Söyle de insanoğlu duysun rengini . İsterdim resmini o güzel insanların , Zerre şüphe etmek ne doğru ne yanlış , Ama ben yine risk almadım . Kalmasın üzerimde kimsenin hakkıma tecavüz hakları , Aklanın Ey İnsanoğlu ! Peşinizden gelen , onlarca ölüm atları . Katlanıpta seyre dalmak belki acuze zamanımın yegane tesellisi , Kaide gibiydi sanki , Öylesine heybetli öylesine sakin tecellisi . İki heceliydi . Sadece ölüm . Yazık ki adını lekelere boyadılar , O güzelim gülün . Sahi ! Değeri kalmış mıydı özrün ? Yoksa bedeli ödenen hata mı kalıyordu vicdanen özgür ? Yorum yok diyen bakışlar etrafında , Bugün de yüreğimin ateşi aynı mertebede söndü . . . . Kanımın her zerresi sadece karalamak için , Kendi değerinizden kendinize pay biçin ! Ben kurşun kalem . . . Ebubekir Ocak T.k |