BİR GÖLGENİN ŞAHİTLİĞİNDE...
Zıpkın misali tornası yüreğin;
Sükûtu delen ölü yanımda saklısın: Gölsüz hüzünler çaprazında devrini süren yangının; Gözlerden ırak safi yalnızlığım: Olmazın oluru bir girdaba peşkeş çekerken Akbaba yalanları, Çiy tadında uslanmaz yaşlarım. Sandığımdan da öte Saklı tutarken mehtabı kör bir lehçede Dingin cumhuriyetlerin patavatsız talanında Köşe bucak süpürürken devrik yalanları: Bin bir külfete sığdırmak, Yetmedi külünü yangına teslim etmek: Yine de vuku bulan titrek gölgenin Asılı kancasına işlerken gergefi; Adsız bir sanıda dillendirirken bilinmezi. Meskeni bir rabıta; Kayıtsızlığı kayıp bir kıta; İşte yakaladım derken, Tufana kapılan kim bilir kaçıncı coğrafya? Tınısına rehin verdim vereli, Ucu kırık pergelin seferi ehliyeti: Bir mimden ziyade Miadı dolsa da zifiri bilmece; Yeknesak bir kelamda kaldım mademki tutsak; Def etmeden gıybeti, Çalakalem yaşamak maharet mi de Yüksündüğüm her acıda mesken tutmuşum Yüreğin neferini. Tüneyen ansızlık, Türeten hegemonya, Meşrebine gizlediysen yasını: Ya saf tuttuğuna yan ya da Dolan kadar miadı, doldur küpeştesini Rahvan bir hutbede demlenmeye ant içmişken. Solsan da soldurma, Sonradan pişman olacağına Sakla soluna en saf yanını: Ya da bakir bir cümleye meylet Bir gölgenin şahitliğinde, Meşk eyle yüreği, Peşkeş çekerken hazan, Dilinde kekremsi bir tat olsa da aşk Ve sığdır sığıntı kimsesizliğini Beyhude ve terk edilmiş bir güfteye: Asla da sonlandırma çocuk telaşını. Bir rivayete bağlasan da ümidini: Hani olur da çektiğin resti görmez kaderin, Densizliğin dik alası ey gönül, Sindirmeden evreni, Sinene koyduğun tek çakıl taşı: Belli işte, bir anı dünden, Andığını dile getirmese de ettiğin sitem. Lahitte bir ceset, Dilinde lanet bir tezahür Yine yoksunluğun izbesinde Kisve bir cehalet: Son durakta ettiğin hangi hutbe ise Seferi yüreğin telaşı, Gönülsüz bir kelamdansa Nasıl da makbul dost yüreğin vefası. Gün de uzun ömür de: Sus gelen bir rehavete bürünmek mademki tefekkür, Sırma saçlarında kaderin Uzadığım anbean boyutsuz düşlerim. Düşe kalka büyümedim be anne, Tokadın nefesini asla hissetmedim tenimde: Ya şimdi? Hadi söyle, günahsızlığım mıydı da Sükûnu yâd ettiğim her gecede Esaretin vuku buldum anlamsızlığın bucağında Bağdaş kurdum Ve takıldı aklımın kancaları Islak ve kısık bir lehçede… Ya müdahil olduğum hüznün, Söyle; Kaçıncı peşrevi, Adımı dahi unuttuğum bağlı basiretim yaftalanmaya Doyamazken günbegün, Seyri seferi belli ki Ödemeye doyamadığım vebalin. Boyutsuzluğumdan mesulsem başım gözüm üstüne: Yine de varsın yâd edeyim Sakil ve sefil meşrebimi Tümsek bildiğim hangi izlekse esir düştüğüm, Boğulmayı da mesken bileyim, Bile bile bilediğim aşkın kör yüzü. |
Sevmek bir ömür“rüya” ile yaşamaktır .
Acılar nerden vurursa vursun tuz basıp yine de gülümsemektir sevmek.
Zamanlar ve mekânlar ötesi yaşamaktır hayatı. Seversin ve bir güzel rüya başlar.
Sevdiğin üstünü örter sevgi yorganı ile, üşümezsin.
Senle bir rüyadayım sevgili, her sabah uyandığımda daha güzel oluyor dünya,dercesine
Sağlık ve esenlikler diliyorum..Ellerine yüreğine sağlık değerli şairim