LACİVERT GECELER
Gelinciklerle süsle(yi)ver
lacivert gecelerin bir yarısı mihrican yelleriyle kör kötük sarhoş gül kurusu dalları suya hasretinden çehresi çatlamış toprakların teriyle yıka(yı)ver duble yolları Yıldızlardan şahlanan Aşk-ın ateşiyle sıva kolları ve saatleri tam onikiye kur akrep yelkovanı kovalayadursun sen aheste aheste doğ ufkuma lacivert bir gecenin pembe gamzelerinden Gözlerinden göğsüme şelaleler oluştursun tütsülenmiş sözcüklerle gövdesi göğünen yanık nağmeler Aşk ile yoğrulan yılların yosun tortusu mutluluk uykusu ne zaman teşrif eder bilinmez ama ben yüreğim ellerimde seni bekliyor olacağım pembe panjurlu penceremin peltek pervazında şafak söküp Güneş ufuktan salına salına doğup odamın duvarlarına resmini çizene dek Gönül bahçemi Fulya firuze ve mor zambaklarla donattım çeyiz sandığımı her açtığımda anıları ılgıt ılgıt kanattım Elem keder ve arsız ıstırabları ok yerine fırlattım taa fizana Umudu alıp köhne köşelerden buram buram evlat kokan ellerinin ayasına bıraktım Ben her salise seni taşıyorum yüreğimin çağla yeşili yapraklarında her dakika seni yaşatıyorum demir duvarların derman demlediği dağların doruklarında Bir gece yarısı doğuversen ufkuma akrep ve yelkovan 12 yi bulduğunda uzun menzilli bir mavzerin göz gez arpacık oluğundan zümrüt gözlerinle nişan alsan sol göğsümün tam altına Sırtımdan vurmaya kalkma sakın son nefesimi verirken seni göremezse gözlerim açık gider sonsuzluk uykusuna mertce karşıma dur ve Kalbimi tam 12 den vur şafak sökerken Ikırcık karanlığında da olmasın kuşluk vakti güneş evinin avlusundan çıkarken gözünü kırpmadan bas tetiğe son nefesimi verirken en son seni göreyim ki u can bu bedenden çıksa bile kıyamete dek sen hep orda kal Eey dağ kekiği kokulum gel gelki ruhum recmedilirken gözyaşlarıma refakat et nehirlerin yatağında özgürce uçsun ruhumuz Yıldızlara yelken olsun umudumuz birlikte yaşlanmak değilmiydi son arzumuz lacivert gecelerin gamzelerinde Nafize |