Ah Bayım
Acılarım kat kat artıyor bayım,
Açtığın yaraları saramıyorsun Kanatıyorsun habire. Kabuk bağlamasına izin vermiyorsun. Tuz basıyorsun,inadına inadına. Yetmiyormuş gibi Yıldönümlerimizde acı hikayeler alıyorsun. Dikenleri arasında kaybolmuş, Kurumuş güller veriyorsun. Şarap yerine torba torba kan içiriyorsun, İçmekten bir türlü tad almadığım. Şehvetli ellerle yapılmış yemekler değilde Her zaman masada bir öğün, Yumrukları sert yoğurulmuş Çok güzel,eşsiz dayaklar yediriyorsun. İki çift güzel söz yerine, Kaburgaları kırılmış yalanlar söylüyorsun. Doyasıya sarılmak yerine, Elleri kelepçelenmiş dokunuşlarda bulunuyorsun. Gözaltları morarmış sahte tebessümler ediyorsun. Bana sürekli,çıkmaya cesaret edemediğim Kolu pas tutmuş,zincirler vurduğun Ardı koyu karanlık kapılar bırakıyorsun. Senden ve acı çektiren lûzumsuz sevginden Santimetrelerce dahi olsa bile, Uzaklaşmama izin vermiyorsun. Kendi içime hapsolmamı bekliyorsun. Ah bayım, Bilmiyorsun, acılarımın geceme yorgan, Senin yüreğininse kasırga olduğunu. Üzerime düşen öldürücü şimşeklerin sen olduğunu. Gözlerini değdirdiğinde gözlerime Yok olup,eriyip bittiğimi, Sonumu senin getirdiğini bilmiyorsun. Ah bayım, Yeşil gözleri yaşlı, Elleri acılı bayım. Ne olur biraz bırak beni, Dışarıda hava alayım. |