katip ipek mendile ağlar...
bir güzel kız yaşardı kasabanın içinde
çarşafı pek güzeldi gül yüzünün renginde cümle alem aşk derdi görünce onu dilde güzel kız gülerdi de vermezdi gönlünü birine bir de bir katip var içli mi içli sessiz ruhunda ezilmişlik gönlü çok takatsiz çoğu zaman sarılır kaleme belli ki hissiz bıkmıştır hayattan şairce ve tekinsiz güzel kız duyunca katibin methini geçirdi üstüne gül rengi entarisini sonra bekledi yolda o meşhur katibi gelişiyle indi aşağı pek cafcafllı ve sinsi katip geçerken farketti güzel kızın rengi farketmedi bu bir oyun zannetti kendi dengi bir alevdir aldı sessiz zavallı yüreğini eğilip aldı pek şaşkın düşen ipek mendili güzel kız gülümsedi önce katibe sonra koştu eve havadis verem diye cümle alem şaşırdı kızın oyun işine dediler yazıktır katipe oyun olmaz kalple kız dinlemedi sürdürdü oyununu neşeyle katibim bir hile düşünmedi bu hale sonra bir gün pervasız girince kahvehaneye anladı ki kendisidir meclise pay olan nale katip çıkarır cebinden ipek mendilini istemeden akar gözünden içteki inleyişi efkarla yola düşer hesapsız ama deli içinde bitmese de bitecektir bu sevgi o sırada pencerede bekler bizim güzel kız penceresinde renkten renge giren o çiçek ,sakız uzunca zamandır bilmektedir katip zamansız içindeki gerçeğe dönen sevda hazansız derken geilr katip hüznü şimşekten direk kız anlar olanları telaşla titreyerek sonra iner aşağı gönlü ağlamaya hazır durak vakit çok geç olmasında kilitlendi gül dudak katip dinlemedi onun hiç bir sözünü diz çöken kız sarıldı sürdü yere yüzünü katip ipek mendili çıkardı belki hüznünü silersin sen vermiştin bana bu ipek düğümü kız hatırladı mendille başlamıştı her şey yalvarsa da yakarsa da boşadır onca mey son kez bakarken katibin arkasından dedi hey lakin bilirdi boşuna yürek artık susmayan bir ney... |