(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
YORULDUK şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
YORULDUK şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Kısa ve öz olarak harika bir eser Mustafa Hocam. Ne yazık ki gerçekten çok yorulduk, Hainlerin ardını toplamaktan ve kendimize kısa da olsa bir zaman ayıramamaktan. Yüreğiniz dert görmesin. Selam ve saygılarımla.
Teşekkür ediyorum Sezai Bey Gönüldeşim. Rabbim bu millete zeval vermesin inşaallah. Şu ânki durum pek vahim. İnşaallah bir derleyip toplayıcı lider çıkar da bu bölünmüşlüğün önünü keser. Bölündük, parçalandık. İnanç bazında bölündük, fikir bazında bölündük, fiilen bölündük. Rabbim sonumuzu hayr eyleye...
Teşekkür ediyorum Hasan Bey Kardeşim. Bizim yazmamız değil, Rabbimin bu millet için yazdığı takdirin kazası mühim. İnşaallah bu millet zevale ermeyecektir. Her ne kadar inananların arasına nifak tohumları saçılsa ve aralarında uçurumlar oluşturulsa da bir "Selahaddin" çıkacaktır içinden... İnşaallah!
Kadri Bey Üstadım, İçimize sokulan fitne tezgâhtarları maalesef başarıya ulaştılar. İnanç bazında bölündük. Fikren bölündük. Fiilen bölündük. İnşaallah bu bölünmenin arasında geniş düşünen bir önder bu milletin içinden çıkar da bu millet yeniden tarihteki misyonunu üstlenir.
Çok güzel bir şiir hocam çok anlamlı. Bunlar milletimizin içerisine nifak tohumları ekmek ve toplumu bölmek için darbeciler tarafından yapılan hain planın ikinci aşaması. Resimdeki adam özel arabasına alıp adamı hastaneye yetiştirmek için çalışıyor. Fakat millet düşmanları milletin içine nifak sokmak için bu görüntüleri manipilasyon ile Türk halkını cani göstermek ve toplumu bölmek için kullanıyor.
Emrullah Bey Kardeşim, Bölünme, -öyle ya da böyle- gerçekleşti. Hem de bu millet, kendi devleti eliyle bölündü. Uzun zamandır üzerinde çalışılan şey işte bu bölünmenin gerçekleştirilmesi içindi ve başarıldı. Toplumda (-bir zamanlar dindarlar tarafından pek sevilmeyen hattâ nefret edilen Bülent Ecevit'in "mütedeyyin insanlar" diye tarif ettiği-) dinine bağlı insanlar arasında uçurum açıldı. İnsanlar, inandıkları dinin kendilerince mürşidi olanların etrafında toplanıp inancının gereklerini farklı şekillerde yaşamakta iken, bu farklılıkları yaşayanların bir kısmı diğer kısmına kötü gösterildi. Toplum mühendisleri tarafından insanların düşüncelerinin üstüne farklı kılıflar giydirildi. Algı operasyonu yapıldı. Bu son olay ile haçlı zihniyetinin yüzyıllardır üzerinde çalıştığı proje gerçekleşmiş oldu. Müslümanları cepheden gelerek vurmada başarı elde edemeyenler, Müslümanları kendi aralarında tefrikaya düşürüp birbirine düşman etme politikalarıyla başarıya ulaştılar. Beni kahreden de işte bu. 1997 yılının 28 Şubat’ında alınan bir askeri şura kararıyla hükümete muhtıra vererek “postmodern” darbe yapanlar ile bugün bizzat hükümet ve o günün muhtıracıları el ele vererek uyguladıkları, hem de kan dökerek uyguladıkları eylem ile bölünmeyi netleştirdiler. Artık inananlar “şucu ve şucu olmayan” diye ayrıldı. Bugünkü manzaranın Kerbelâ’dan farkı var mı? Yazık… yazık… yazık… Kahroluyorum.