0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
973
Okunma
İçimde ne çok orman yangını
Ne çok petrol atığı, egzoz dumanı
Ne çok yaşam kaygısı, ölüm çığlığı
Ne çok yardım feryadı, çıkmaz sokaklar
Kaderime inat, ne çok felaket var
Tarifi imkansız metropol bir şehir
Yaşadıkça kanıma pompalar zehir
Bulamam panzehirini, hangi kaldırımların dibinde
Hangi beton binanın girişinde
Hangi maviliğini yitirmiş denizdedir bulamam.
Oturup bakıyorum gelip geçenlerin yüzüne
Sonra dalıyorum bir deniz hüzüne
Güya herkes mutlu, herkes bu şehre kefil
Bir ben mi varım bu yerde tek sefil?
Bir ben mi değilim sevilecek kadar asil...
Bir hamalmışım gibi tüm şehrin ağırlığı üstümde
Hasırı, bulutları taşıyan kirpiklerim
Nasırı, yarası pıhtılaşmayan kalbim
Beni aştı yarin uğruna verdiklerim
Tozlanmaya yüz tutmuş asfaltın altında yüreğim
Her gün koşarak geçer de, bilmez sevdiğim
Bilmez gözümden akan asitli koca gölü
Çünkü o, vefasızlık filminin ödüllü başrolü
Çünkü o, sevmek nedir bilemez görmez beni gözü.
Ama yinede gelir beni dağlar onun hasret közü
Aldığı her nefesle hayat kayrasına ihanet eder
Gözüne kestirdiğini kendisine av seçer
Bir çift gözü ile avını acıların içine iter
Bıktım bu acılardan, bana ölüm gelsin yeter
Mezarımı kazsınlar, olmasın içinde keder
Oyunlar kuramasın üzerime daha fazla kader
Umarım tabut, bedenimi içine kabul eder
Ölürsem, en azından toprak beni sever..