SEN GİTTİN Mİ?Sen gittin mi? Onca yaşanmışlığı manasız, Bahtsız bir kelebeğin ömrüne yükleyerek, Gözlerime çarpa, çarpa İlkbahar yağmuru gibi gittin mi ? Sen, ömrüm, arzum, vuslatım ve cennetim… Acımasız geçen hayatımın yalnızlık sahnesi, En ağır, en çok ezilen ben... Sana oynarken tek kişilik rolümü, Bir başıma, yetim başıma… Bir tek sen, yalnız sendin bana hakikat, Dizlerimdeki derman, nefes alma gücüm, Sendin ya, Sendin acılarımı kılıç gibi, İlaç gibi kesen… Kanayan yaralarıma yürek basan, Buruk sevinçlerime alkış, Boş geçen sahnelerimin en sadık seyircisi, Anam, babam, vatanım, ömrüm… Saman alevi gibi kaybolup hesapsız, sen gittin mi? Sen, ömür törpüsü gecelerimi yırtan, sımsıcak güneşim.. Çile zinciri yıllarımın umudu, Bir yabancı gibi, Karanlık Gecelerin koynuna sardın beni. Ey! benim Çorak topraklarımın yağmuru, Alnımın gururu, sevdalım, kadınım… Aldığım nefes, Sen bu bedenden, çekildin mi? Toz pembe hayallerimin perisi, Elim, kolum, iki gözüm, ömrüm… Hasretini Umudun rahminde büyüttüğüm, Baygın bakışlarına ümit ektiğim, Çılgın çarpan sancılı sol yanım, Sen şimdi gittin mi? Sen biliyorsun, ey yar biliyorsun… Ben kaç kez vuruldum, düşmedim. Kaç kez dayadım şu alnımı, Kahpe bir namlunun arsız kurşunlarına da ölmedim. Ölmedim kahpe kullara inat, arsız ruhlara inat Yine inadına, top yekun inadına, Kalleş tetikleri utandırırcasına, Kırıldı parmak, yandı tetik, eridi kurşun… Göğsümün ateşinde pişti, Kan pişti be, can pişti. Susmadı, dinmedi arsız kalbimin feryadı, Ben yıkılmazdım, elbet, Yıkıldım işte gidişine yıkıldım. Boyun büküşüne yıkıldım. Değince sırtıma kalleşliğin kabzası, Yenildim, Ben kendime yenildim. Bir de sana, bir de sana yenildim… Serilip boylu boyunca, ayrılığın musallasına… Dilim, dilim parça parça yenildim. Artık dilimde, boynu bükük şarkılar, Yüreğimde yarım kalmış şiirler var. Gel gör şimdi. Feryat ’sız asiyim ayrılığın soysuz suretine, Gel gör. Dağlar yıkılır vurgun yemiş düşlerime, Sende erişemezsin artık, hüküm giymiş masum gülüşlerime... ________yorgunkalem... |
Selam ve hürmetler.....