4
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
842
Okunma
Sarı bir ege kaynıyor bugün
Olur mu deme
Bugün benim doğumgünüm...
Tembel yaşlı ve de naif bir hamağın kucağını
Tercih ettiğim altıncı gündür
Gök sereserpe öç almakta
Karanlığın bekçisinden...
Başımdan aşağı bir limon ağacı
Habire gerdan kırmakta
Rengini çaldırmış bilmeden
Anlatsam kıskanırlar
Sussam kaçar köşe bucak
Velhasıl az önce
Cır cır böcekleri çatlarken duvarlarımda
Aldırmadan
Bir telaşla dokundum sesine
Gözlerimde dolanan delimsi bir hafıza kaybı
Korktum unutmaktan
Sonra utanıp unuttuğuma
Hayıflanmaktan
Sessiz şehirler bekliyor diye çok gemiyi bağlayıp limanına
Ayın yüzünü düşürdük beraber
Aksinde kördüğümlü kırk girdap
Yadında kanayan ayrılığı gördük
Derken küllendi sözlerimiz söndürüldü itinayla...
Hadi bu sarıya kesmis bereketli topraklarda boğulan kadını bırak yağsın kendi göğünden
Hadi bu göğsü köpürmüş hırçın ırmakta soluyan adamı bırak ağsın derinden
Olabildiğince uzağa gitsin biri diğerinden
Kim bilir çatlayan hırçın bir mavide buluşurlar bir gün
Bil ki
Mavi bir güneş doğar o gün
Olur mu deme
O gün benim doğumgünüm...
5.0
100% (5)