BEZİRGAN BAŞI...
Anlamsızlığı israf ediyorum ve
Yonttuğum cümlelerle büründüğüm Cafcaflı neşemi muteber kılan Sezgilerin marifetini göz göre göre, Heba ettiğim ömre adıyorum. Andığım, adlandırılmadığım; Külfeti doğurgan yine de paye vermez düşüşlerle Meşke dalmışken yeryüzü. Hangi aklı evvel satırda kalmış ola ki aklım, Dünden öve öve sağalttığım maziyi, Toprak yolda ayak izlerimi Ve tevafuk bellediğim o bilmece. Randımanı düştü yitip gidenlerin, Payidar olmasını dilediğim Bezirgân başı cümlelerim: Elim sende, demeye utanmıştım oysa Ve sobelenmenin getirdiği o esef yüklü Tedirginliğe değer biçip de Görünmez bir kuvvete ansızın yenilmişken. Şeceresini yığdığım kayıp sayfaları, Adsız güncemden akan o derin irin, Yazdıkça tüketeceğime türediğim Kim bilir yaşadığım kaçıncı mevsim? İndinde nefsin, hâsıl olan tekil dirayet; Gönülsüz kelamlara sığınıp da Gönülden dilediğim her surede Ve kaybettiğim bilumum surette. Tümden gelen coşkumu yerle yeksan eden Devre arası yalnızlıkların tahakkümü; Milim hesapların hicap yüklü seferberliği, Kural tanımaz dünyaların doğurgan insafsızlığı Belli ki mutluluğa teğet geçe, Satılmışlığı hangi rakımsa En yüksek sesi telaffuz eden, Akabinde kovaladığım aşkı bertaraf eden. Sükûnu yalnızlık iken tavaf edilesi, Hangi hutbe ise gönülde yerleşik mertebesi; Doyamadığım ömrün kim bilir hangi katresi, İnsafına sığındığım masumiyet, Beklemelerden ibaret kavuşulmazlığın En son varılacak yakası. |
Kapı hakkı ne verirsin, ne verirsin?
Arkamdaki yadigar olsun, yadigar olsun."
İnsanoğlunun bir kreş devri bir de keş evresi var maalesef
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Saygı ve selamlarımla...