Bekleyiş, Çırpınış, Yıpranış
Adamın bakışlarında son görüntünün izleri vardı
Bir boşluk değildi baktığı, Sevişmenin görüntüsüydü göziçlerine doldurulan Kadının son öpüşünden arta kalan açlık duruyordu hemen dudak kıvrımında, Üç dört gün öncesi canlandı kasıklarında, Titriyordu, Duvara çevirdi başını, Sandalyeyi iteleyip yatağına ilerledi, saat birkaç kez çaldı Bacakları sallandı belirli, belirsiz Eskiden çatıdan sarkan buzları kırıp emerdi, dili soğuğu severdi o vakitler, O vakitler sevişmekten korkmadığı vakitlerdi, herkesle sevişebilirdi, Şimdi ise o ziyan olmuş günlerinden bahsediyordu, yaktığı mumlara, Dudaklarına vişne tadı bırakan kadına bakmak, o zamanlarda sevmenin en anlamlı yanıydı, O zamanlar kalabalığa karışmaktan korkmadığı zamanlardı, Kimsesiz hissetmezdi o zamanlar. Sevişmeleri bittiğinde onunla son durağa kadar gider, arkasından seslenirdi, "bu ruh benimkini örter!" Gökyüzünü gece başka izlerdi adam kadınıyla seviştiğinde, Eylülü severdi. Eylül kadınını doğurmuştu ayak bileklerine adamın, Tren yolculuklarında seviştiği kadınları unutmuştu, Herşeyin güzel gittiğini düşünüyordu. O sahip olduklarını bir tarafa ittiğinden, kadının karanlığının en diplerinde yaşıyordu, Karanlık, adama ilk kez bu kadar çırılçıplak görünmüştü, Kadını öperken yüzünde oluşan, dudaklarının hemen yanında görülen o ifade dalgaları, kıyıları döverdi Kadının yüzüne bakmadan, onun vücudunu kontrol edişi, sonra kadının o dudaklarındaki vişne, Yüzünün kızardığını, mahçup olduğunu bilirdi adam, Hıçkırıklar sesini boğardı kadının, Adam kadını sevdikçe, aşık olup öptükçe, kadının sesi gelecek günlerden uzaklaşırdı. Kadın biçare, avare, kirli ve donuk Bir adamı beklemekten yorgun düşmüş, Issız ve ağaçsız Adam kadına aşık, kadın kendinden kayıp. |