Belkide Son Vedadır
Ben gönülden kavuşmalara hasret
Gözden ayrılıklara doymuş adamım Ağzımda sevda tohumları taşırım Leylekleri anlatır her bir adımım Onlar gibi göç ederim durmadan Uçarım başka başka diyarlara Bulutlar üzgün, gökler kâfi Benzerim biraz çığlık atan martılara Kayalar keskin, deniz kirli Her gün bir lokma sevdamı ararım Ne bulduysam şimdiye dek Hepsi küflü, hepsi zehirli Artık iştahım da yok Olanlara itirazım da. Elimde yanan bir tütün ile, Emekleyerek gidiyorum ölüme. Umursamazlığı anlatıyorum, İçimde lanet bir hüzün ile... Yıldızlar bile sönüyorsa güneşin önünde Ben Nasıl boğulmayayım, ömrümün nehirinde Oysa ne kadar güzeldi eylül akşamları yıldızlar Ne de ılık düşerdi şubat günlerinde beyaz karlar Ne de masalımsı uçardı nisanın içinde kuşlar Ve ne çok umut taşırdı temmuzda çizgi gibi bulutlar Artık ne yılların bir farkı var Ne ayların, ne de dakikaların Farkeden birşey varsa bile O da yalanı olmayan şeffaf aynalardır Belki de bu size sunduğum son vedadır |