Huzurunda Yalnızlığın
Bir adam,
huzurunda yalnızlığın, el pençe divan... -Uzattı elini yalnızlık, ağzında dünden kalmış mürekkep tadı -’Öptü’ adam uzatılan eli, eğdi boynunu; Yavaşça, yükseldi koltuğunda yalnızlık, gezdirdi gözlerini -’Hükmünüz nedir?’ diye gürleyerek sordu yalnızlık; sesinde dün gecenin karanlık köşeleri Ve hep bir ağızdan yükseldi kelimeler, sanki dün birlikteymiş gibi, hep bir ağızdan: -’Vurun boynunu.’ ’Öptü’ uzatılan eli, büktü boynunu... Gece gibi bir karanlık, elinde aklınca bir orak Çöktü üstüne adamın; adam; Büktü boynunu... Kaldırdı gece orağı, parladı bir güneş, aydınlattı geceyi... sessiz bir çığlık koptu içinden, huzurunda yalnızlığın... Yalnızlık içinde kaldı boynu, Damla damla aktı yere, ama ıslatmadı taşları... |