YOKLUĞUNDA YÜREĞİME KELEPÇE VURDUM
Büklüm büklüm sevda yolları uzadıkca uzadı
Özlem hasrete Hasret hüzne siyah beyaz Aşk resmleri uladı Bir kadeh kırmızı şarap bütün hayalleri kana buladı Ayrılık ıstırabı Emmareyi deste deste suladı Öyle bir köz ki göğsümün tam ortasını harıl harıl nar gibi yakan Öyle bir his ki Yüreğinin derinliklerinden gürül gürül gönlüme akan Öyle bir med cezir ki ciğerimin bam telini sızlatan Ayrılıktan söz etmeyin bana Gurbet zindanında müebbet mahkumuyum Sevmelerim zordur benim Alıştırma kokuna beni Bırakırda Gidersen bir gün Ayrılık acısı yüreğimin kalemini kırar iflah olmam bir daha Sus...sus... n,olur sus..tek kelime etme ayrılığa dair sevginsiz nefes bile alamazken Söyle nasıl yaşarım sensiz Belki dal verir budak verir filizlenirsin bensiz Ben emeklemesini bile beceremem Emin ol ki Kefen giyerim sensiz Varsın deli desinler varsın kolsuz gömlek giydirsinler bana senden ve sevginden başkası gerek değil Her akşam sahilde beklerim seni yakamozla birlikte el açıp dua ederim yunusların şahitliğinde sen yine de unutma olurmu Rüzgarların kolunda ağaçlar zikrederken Şafakta cümle kuşlar ahenkle öterken Gözlerim ılgım ılgım yolunu bekleyecek Gün evine giderken Daha bi kaç aylık bebekken tanıştırmışlar ayrılık acısıyla Odur budur Ayrılığın adını duyduğumda bir garip hüzün çöreklenir yüreğime Ay karanlık gecelerde Hasret sancısı sarar yıldızları Bir bir su yüzüne çıkar sevdalıların ayak izleri Hasret özlem ayrılık ateşi kavursa da bedenimi pes etmek yok Her gün her saat her salise bekleyeceğim seni Yokluğunda Yüreğime kelepce vurup attım anahtarını denizlere Kader Dur yeter deyip hıçkırıklara boğuldu kalemim Belki de benden giden sen değildin uzaklara Yanaklarımda donan iki damla göz yaşıyla Hoyrat çöllere vuran bendim Ilgıt ılgıt esen yeller bile Zemheri ayazında esen poyraz kadar keskin dokunur Sevdiklerinden ayrı kalanlara Bir de sevda yükü eklenince bütün bunlara Ağustos ayında hazan çöker yapraklara dallara zifiri karanlık giyinir düşlerin Kader müsade etmez ki Dönüpte dokunasın mutluluk sarhoşu hayâllere Gidiyorsunya arkana bile bakmadan Gidiyorsunya bir hatıra bırakmadan Kim bilir belki ben de unuturum bir gün seni Kara toprağın bağrında yatarken Gidiyorsunya arkana bile bakmadan bir buse bir hatıra bir anı bırakmadan And olsun ki ben de söndüreceğim yüreğimdeki yangını bir damla su bile israf etmeden Yağmur olup çise çise yağmadınya ömrüme Yokluğunda göz pınarlarım kurudu Gök kubbe karardı birden Belli ki pembe bulutlar uyudu Bu Dünya göstermedi bize bir çirtim gün yüzü sevgili Belki öbur dünyada yeşertiriz dünleri Issız gecelerde üşür irkilir Şair Sessiz sokaklarda hece hece birikir şair Elbet senin de bir gün şansın güler ey şair Nağmeler demlenir sazın telinde Gonca gül göğerir saf yüreğinde Sen gittin ya suretin kirpiklerimde asılı kaldı Ellerim semada yüreğim arkandan git-me kal diye yalvardı Yıkıldı gönül köşküm Cansız bedenim okyanusun sığ sularında sessiz ve sensiz kayboldu Nafize |