daha kuzeyden daha batıdan
koyusuna düş gece gelecek
nedensiz gülümsemen gün içi atılan her bulutlu adım kıvamlıdır oysa el gider duvarın ötesine boşluğun basamakları titrer usul seviyorum lar ölüyorum lar şu köşe ışığı sarı güllere aşığım hiç çürümeyen şarkıları onların kapital fahişeliği reddeden tül kağıttan ruhları var esmer buraların ölenleri drama köprüsüne hep hasanı vururlar gibi güneyden yakan poyraz turunç kokuları deli ormandan fırtınalı yürüyenlerin ayakları gök kızılları içmeden gitmek olmaz alevli ocaklar bilinir olabildiğine içselleşir hasret parçalı gösterimlere kalan yıldızlar kaynaklar satılır plastik hücrelere olmaz işte inanmazsan kazanamazsın sunar serinliksiz teşhirini yapay kahkahanın detonesi sofrana doyamadan yutkunamadan adamı arar duvarlardan kopan nakarat nerede hangi taş yüzlü ara 0020 |