Geylânî
Derviş der ki; neye yanarsın,
Sonu olan bu imtihanda niçin varsın, Semaya kalkan ellerin duaya kapansın, Sen Allâh de, kâlbin titresin. Der ki; alıp götüreyim seni Dergâha, Seher vakti çıktık bu kutlu yola, Geylâni Piri’miz imdi Şeb-i Aruz’da, Bastığım toprak yeşerdi O’nun yolunda. Gâlib raz-ı olduk Pirimize, Mazhar olduk gönül diline, Umman yolu göründü O’nun sözüyle, Derviş olduk Geylânî Hazretleri’ne.. Vardır bizim de bir Hak sevdamız, Kul olmaz asla bizim dermanımız, Kutlu bir yolumuz, Kur’an rehberimiz. Geylânî Hazretleri’nin dervişiyiz. Makam, mevki değildir davamız, Maneviyat yüklü bizim kervanımız, Cennet kokar ehl-i dergâhımız, Geylâni Hazretleri’nin dervişiyiz. Pîrdâş olur gönül fetheyleriz, Hâk yolunda davamızı güderiz, Dergâh bizim gül bahçemiz, Geylânî Hazretleri’nin dervişiyiz. Varsa yoksa Allah der kalbimiz, Bu kutlu yola sizleri davet ederiz, Bir avuç su, birazda toprağız, Derviş bu; kendimizle övünmeyiz. "Şeytanın evindeki taş betonları gibidir insanın kalbi. Allah yolunda gidilirse, şirk ve şeytan işlerinden uzaklaşırsa yumuşar. Şeytan evinin yıkılmaması için çaba sarfeder. Nefsine başvurur. İnsan ne vakit şeytandan tamamı ile kaçar ve nefsini terbiye ederse gönlü umman yoluna çıkar. Kalpleri yumuşatan Allah’tır. Yani bu evi yıkmanda senin en büyük ve kudretli yardımcın Allah’tır." |