Hiçliğin çıkınında yakası açılmadık edepsiz düşleryüksek kaldırımda bir küçük kız silüeti düşer saf mı saf el değmemiş çeyizlik gülüşüne konan papağan gülüşlü erkler sırıtırken utangaç elma yanaklarından aşağıya göz yaşartıcı öyküsü süzülür onlarda çocuktu açmamış goncaydı anne koynunda uyuyan güzellikte ahh kimler geldi kimler geçti kaç gemiler yaktı dişleri gedik yalanlar çocukluklarını haraç mezat bir tabak mezeye sattı birileri kirlendi masumiyetin tüm öyküleri şimdi hiçliğin çıkınında yakası açılmadık edepsiz düşler lale mevsimi başı eğik kaldı düşleri lale mevsiminde solan oda her yağmur yağdığında yıkadı ruhunu ters yüz edip içi dışı birbirine karışmış yumak yumak boğazında düğümlendi gerçekler yutkundukça boğuldu umudu bir tek düşleri bakir kaldı ki masal kuşları çocukluğunu avuttu gözlerinden üç damla yaş damladığında unuttu unutuldu bir köşede izmarit lekeli gülüşü |