BİR GARİP LEYLAMartı kuşu Boğazı’n imgesi olsun Vapur sesi karışsın Dalgalara Doldursun ciğerlerine İyot kokusunu Efkârlı efkârlı savursun Cigarası’nın dumanını Bir garip Leyla İmbat Öğlene doğru çıkardı ya Ağlatırdı adamı vesselam Simirnalı hayaller Kursağında düğüm olur Haykırırdı sessizlik Çığlık çığlığa Bornovada Boyoz bir de Çiğdem çitlemek Kalmıştı çok eski zamanda Unutmalı derdi Eski gönül yarasını Bir garip Leyla Kanlıcada Yalpalardı kayıklar Toplanırdı oltalar Çay bahçesinde beklerdi Eski sevdalılar Sığınırdı boş bulduğu limana Koynunda kocaman boşluk Hisar göz kırpar gibi karşıda Bir Mecnun Bir garip Leyla Kanlıca’nın yoğurduna Çalakaşık girişsin Çocuk Pembe kaymak bulaşmış Ağzının kenarına Ana eli Mekik oyalı mendiliyle silsin Kadersiz İstanbul mu Ben miyim diye Düşünerek Bir garip Leyla Döksün inci tanelerini Bir küçük el dokunsun yanaklarına Yakarsın kısık sesiyle Ağlama Boğazında kalsın düğüm Yutkunsun kadın Esmer yüzünü çevirip Dalsın uzaklara Uçuşsun ipek eşarbı Kara perçemi düşsün kaşına Yalandan gülümsesin Bir garip Leyla Kırk yama Hayatına Dönsün Tutup elinden Yalnızlığı’nın Baba yadigârı evine sığınsın Bacası tütüyor sansın Orhan Veli dinliyorum derdi Gözlerim kapalı İstanbul’u Duymuş muydu Bu zavallı çaresiz kadını Bir garip Leylaydı onun adı H. Çiğdem Deniz. |
masal tadında bir şiir okudum...