ŞEREF/SİZ
ŞEREF/SİZ
söz gümüş sükût altın söylemi işlenirken dimağımıza sükûtun ikrarıydı ikimizi de şeref/sizler önünde el pençe divana durduran ben sen o biz onuru korurken şeref/sizlerden hesabını sormak en âlâsından hakkımızdı yalnızdık ben sen o ve biz şeref/i edinirken şiar ahlak mabudumuzken cümle âlem şahitli şeref/siz ve hadsizdi işkembesine bir lokma fazladan gitsin diye kıvırtarak kara’ya ak diyen ak’a karalar süren şeref/siz tökezleyip düşse anında elinden tutuyor bir densiz ya biz yani ben sen o ve biz hâlâ haklı hâlâ sükûttayız karşında hırlayarak diş gösteren bir ifrit diline pelesenk olmuş havlamalarla sunuyor arşa en üst seviyeden beyanını ben sen o biz teyakkuzdayız ataklar üstüne ataklar yaparak saldıran şeref/siz hadi gelin saklanalım tırsalım meydanları boş bırakalım ki öyle de değil mi doldurur elbet boş bırakılan meydanı hadsiz ve şeref/siz saklıyım saklısın saklılar kimin umurunda olur kim der ki bunlar da haklıdır bakın kirletiliyor çamurlu ayaklarla mabedimiz rahvan yürüyüşlü atlarla saldırıyorlar onurumuza cebimizden çalınıyor mabudunuz daha ne zamana kadar uyuyacağım uyuyacaksın uyuyacaklar Efkan ÖTGÜN |