Tut Yaşlarımdan Efendim
Unutuldu yazılan o aşk şiirleri,
Karalandı o beyaz kağıtta ezgili mısralar, Kırıldı o geceleri şaha kalkan kalemler, Yumuldu o uykusuz kalan buğulu gözler, Dindi artık o sağanak sevgi yağmurları. Atmıyor artık şu sol yanıma sıkışıp kalan... Ne yanı vardı senden aşağı kalan, Ne derdi vardı sana yanan, Ne yaşı vardı gözünde sana akan. Ne bir ezgi, Ne bir türkü, Ne de bir şiirdi dedi. Tek derdi sen idin. Sesin idi, Nefesin idi. Tek işitmek istediği, O iki dudağın arasından çıkan, İki çift kelamın idi, Hitabı ben, Muhattabı ben, Mefulü ben, Nidası ben olan. Kısılırsa sesin, Gözlerin söyleyiversin. Dile gelsin gözlerin, Anlatsın gözlerime, Yüreğimin tadamadığını tatsın gözlerim. Kalp sussun, gözler konuşsun. Kalp hissiz kalsın, Gözler sevsin, hem de delicesine Gözler kalp değil ki çarpsın, Sevsin endişesiz. Bebekleri fırlasın hatta, yuvalarından Tut katrelerimi efendim! Süzülürse gözlerimden bir damla yaş, Bırak avuçlarına aksın. Bilirsin; Şairin gözlerinden süzülen her yaş, Bir aşkı öldürürmüş aslında. Tut yaşlarımdan efendim! Bir başka aşk ölmesin, Gözlerimden... Moses |