gülüşünden vurulmuş çocuklar'dı yüzüm
sessiz bir soluktu günler, hep tüketilen...
bir intihar gölgesi ellerimden yüzüme savrulan, her uyanışla kendini doğuran her geceye darağacı gövdesiyle tutunan.. ki bilmez dökülen yapraklar ilkbaharlarda sararıp solmanın sancısını... bilmez bir gök Martının denize sevdasını... ’ve bilse doğurmazdı hiçbir ana ölüme uyanacak çocukları..’ puslu aynaların yüzünde hep büyük ve hiç büyüyememiş, bütün savaşlarda gülüşünden vurulmuş çocuklardı yüzüm.. ipler bağladık umudu dileyerek darağaçlarına hayatın.. |