Eksklav
Kayıplık, beden mülteciliğiyle enklav olur.
Eksklavdır, uygarlığımın Romasında. Bir gladyatörün son akşam yemeği. Sufilerinin canlarını oynatmaya başladın, b/akışınla. Floransa memleket sayar, yudumumu. Yokluğun yaş/lı bir yürek ülkesinde nemli gözler sarayıdır. Messina Boğazını b/ekleyen bir adam Kadavra avcılığını soyunur, kafesindeki kırmızı askerlerimle. Göğüs yarıldı, açıldı. Oraya k’okun doldu. Her bir nefes diğerinden daha bir zor alınıyor. Ses; asma köprülüğü yapar, çığlıklarıma. Her haykırış koca bir zelzeleden geçer Yoksulluğunla ölüm mayasını surmektesin tutkallıma. Ay hastalığında zaman. S/olan bir gül/üm Tengri bahçesinde Şemsi sen olan Toprak ana bile y/azgı rüzgarında giyinir, s/ana karşı. Vinci’nin seyretmeye doyamadığı k/adında kaldım. Demir kırıntıların mıknatısa nasıl koşuyorsa öyleyim. Yalnızlığım Musa gibi Firavunun nimetlerini ters iter. Gaflet pamuğunu gam/zene bırakıyorum. Akla akıl veren, Safaya safa bağışlayan azizimliğimsin... Gordion 27/04/2016 |