Işığı Vurmuşlar...
Gittikçe uzuyor günler,
boyumdan çok. Ezik bir gül gibi, çoğalıyor kırmızının harcı. Boş bakıyor yüzler bir iğne gibi sivri Gittikçe derinleşiyor boşluk arasından ur bakıyor Dikenli bahçelerde koşar gibi yüzümdeki bıkmış harç Elimdeki kağıtlarda açıyor geçmişin efkarlı yüzleri... bir yanardağ olduğunu bir poşet dolusu yanılgı kilitli bir giysi gibi yalnızlık çaresi tutumsuzluk sayıklarken ayna incitiyor gibi üstünkörü üstünü örtüp kaçıyorum suçluca bazı şeyler hiç susmaz ama ayna içindeki taş parçasına... babam kendini toprağa astı verimsiz bir toprağa ölerek o kovdu güneşi saksıları yaktı .. hiç ayna yoktu göremedim birşey tanrı söylediği kadar sevmedide isketimin çukurlarında olur olmaz vuran bir yansımaydıgerçek bir küfürün içindeydi geçmiş zahmetli yanlarımı çiziyordum çalkalem çok kişilikli bir hayvandır insan kendinden bile saklanan aynadır gerçek kalbin durgunluğundanmıdır günyüzünün hüznü sabırsızlık ne acıdır imkansızdır, camdan kemiklerle yürümek. .. şimdi aynıyız baba beni dinlemekten başka çaren de kalmadı... içerlerde kırılırdı ya hani düşünmeden birşey şimdi şimdi insafsız senin koynunda sarılmış boynuna sarılmış kollarına sarılmıştım .. Benim küçük korku dükkanım satıyorum gene şüpheyi ve içerde satın alınmış acı sermayesi... oysa alabora olmuş gemi ki ben yüzmeyide beceremem suyun tadında bir arayış ... bedenimde yaşayan dün bugünün sesi olur ıssızdır üstelik hapistedir yaptığım tüm uçurtmalar... bu kadar kolay geçti matem böyle olmamalıydı yerinden oynamalıydı taşlar belki kalbim durmalıydı okuduğum ölüm günleri sarsmadı ağladıkça bitiyordu yaş... |
Güzeldi şiir. Beğendim.
Selamlar.