ölmek kolayadı yoktur hiç bir gidişin kan revan içinde sürçer dilin bütün harfler kimsesiz kalır paranoya aklında siyah beyaz bir fotoğraf olur son gülüşün aldanmak değil de en çok inanmak yorar seni kalabalığında sessiz tüm sokaklara haykırırsın gölgeni saklayacak bir çıkmaz adımlarsın ta ki kar yanığı ayaklarına ateş düşene kadar yanarsın... namluya sürersin tüm gitmeleri mum gibi avucuna akar hayat yokluğuna uçurumlar eklersin gözyaşın yetmez ağlamaya kanarsın... karanlığa bir sayfa açarsın gözlerinden kirpiklerinden tüm yasak aşklara beste yaparsın düşlerin iltica etmeden şafaklarına inleyen bir kemanın nağmesine kimsesiz bir yıldız seçersin ağlarsın... . . bütün masalları üzerine devrilmiş çocuk gibi hissedersin evvel zaman içindeki tüm kahramanların delik deşik olur bir varmış ile bir yokmuş arasına gizlenir tüm devler ve cüceleşir tutkuların gagalarında günah taşır tüm kanatsız kuzgunlar ne bir Tanrı ne de bir savaşçı olursun kendine tüm çiçeklerin mızraklanır renklerinin tam kalbinden kök salarsın toprağın soğuk nefesine son nefesini vermeden önce derin bir “off” çekip “ölmek kolay zor olanı seni sensiz yaşamak” dersin ve onsuz aldığın her nefesi de ihanet sayarsın ömrüne… ilhanaşıcınisanikibinonaltı |