KÜLBir sevda rüzgârıydı, yıkıp geçti gönlümü, Bir enkaz var; kapılmış gidiyor arkasından. Gözlerindeki efsun, cezbediyor ölümü; Ecelimdi içtiğim bu sevdanın tasından. Bir günah ormanını aşka mesken belledim, Önümü hiç görmeden peşinde ilerledim. Satır satır okudum, her harfi ezberledim, Hüzün ve hicran dolu bir ömür sayfasından. Gözlerinde engine dalıp gittiğim zaman Ufkumu sis kaplardı, gözlerimi bir duman... Kalmadı sığınacak ne bir koy, ne bir liman; Paramparça olmuştum sevda fırtınasından. Gerçek mutluluk sandım; oysa, o bir masaldı; Sonu hüzünlü bitti, sazlar ’hüzzam’dan çaldı. Beş parmağın değdiği beş sıcak anı kaldı; Sağ elimde sakladım, o zâlim vedasından Gönül, düş âleminde, vuslat gelir sanıyor, Yüreğimde bir yara, hiç durmadan kanıyor. Sana gelen tüm yollar, alev alev yanıyor; Bu, son feryadım sana, ateşin ortasından... Feryadıma cevap yok, ne bir ses, ne bir kelâm Ne de çok uzaklardan ümit veren bir selâm... Deli gönül vazgeçmez, devam, yanmaya devam; Ümitlerim hep sürgün, şu ümit dünyasından. Sanma ki güller açar böyle yangın yerinde. Belki gözün dolacak, belki daha derinde Yüreğin sızlayacak her günün seherinde, Sana da pay düşecek bu sevdanın yasından! Bülbül, kül oldu, bitti, gülünün sevdasından; Gül, bir damla vermedi, o sevgi deryasından... Ünal Beşkese |