Her Aydınlık Bir Karanlık Taşır SırtındaHayat dediğin ne ki!.. Bir uçurtmanın gökte kaldığı süre Bir arının, bir çiçeği okşadığı kadar ki zaman Bir gülmek, bir ağlamak kardeşliğinde Dört mevsimlik bir hava Ki en ılıman iklimlerde solunan... İlk açıldığında gözler dünyaya Her şey mavi, her şey masmavi görünür göze Kararmaz hiç gün, bitmez de Uzayıp giden rayların, asfaltların üzerinde Hele bir de yıldızlar bakıyorsa gökten size Oh, her şey ne güzel bu koca boşluğun içinde!.. Batmayan bir güneş, umutlarda sıcak ve parlaktır ya hep Bu yüzden, geceler aydınlık sanılır meleklerin gözlerinden bakınca Karıştırılır güneşle, ay ışığı karanlığın en zifiri anında Sanki hayat her an sabah, sanki hayat sadece ışıktan ibaret ... Ne gül solar, ne bülbül susar hayali uzun süren sevinçlerde Böyle anlatılır çocuğa hayat, iskemlenin üzerinde... Çocuk da sanır ki, hiç gölge düşmez ayak ucuna Ne kadar yaşarsan yaşa hep kralsın Ve dünya hep rengarenk Ve gök hep mavi ışığın parladığı zamanlarda!.. Oysa her aydınlık, bir karanlık taşır sırtında Her iyiliğin, bir kötülük taşıdığı gibi ruhunda Ama henüz öğrenmemiştir çocuk bunu Bilse ki, büyük bir aldatmacadır dünyanın çarkında dönenler Doğumdan ölüme dek süren sınavlar içinde Verilen onlarca kaçamak cevaplarla sınanır kişi Kurtarır mı insanı bir doğru, bir yanlışı götürünce İnişe geçen bir hayatın son sayfasında!... Rukiye Çelik/ANKARA 5 Nisan 2016 |