DELİ GÖNÜL
DELİ GÖNÜL
Bir akşam üstü şöyle ceketi omuzlayıp Dumanlı dağ başına çık diyor deli gönül Bu sırlı yolculuğu eşten dosttan saklayıp Sahtekâr köprüleri yık diyor deli gönül Küfret kalleş şehire, el salla bütün köye Çıplak ayaklarınla dokun yeşile suya Yalnızlık havasını ciğere doya doya Yıkılıncaya kadar çek diyor deli gönül Ne komşuyu umursa ne çocuğa dertlim de Ne sürülerle uğraş ne ineğe sütlüm de Ne ekmeğe köle ol ne şekere tatlım de Bilinmez bir meçhule ak diyor deli gönül Bu kahpe düzen daha fazlasını çalmadan İmam sarığı giyip son namazı kılmadan “Şeyhoğlunun misali” ciğer verem olmadan Derdini kurda kuşa dök diyor deli gönül Bir nebze sarılarak garip dumanla pusla Gireceğin mezarı kendi elinle süsle Nur seher bitimin de sırtı ağaca yasla Son bir Dünya gözüyle bak diyor deli gönül Sırtımda ki torbaya semaveri ve çayı Kalem ile kâğıdı bir de sevdiğim ney’i Bilgiyi birikimi, geri kalan her şeyi Üst üste toparlayıp yak diyor deli gönül İnsanlık coşa gelmiş zulüm içinde elbet Yoksulları umudu gurbet içinde gurbet Çiftci baba da aynı, işi gücü muhabbet Bunlardan sana fayda yok diyor deli gönül Ahmet Çiftci 24.03.2016 Kastamonu /Tosya |
Saygi ve selamlarimla..