Bana sormayın bu şehrin adını
I
Yürüyorum , Adını vermediğim bu şehrin sokaklarında… Sıvaları dökülmüş, camları kırık Yerinden firar etmiş ürkek kaldırım taşları… Kan bulutları kaplamış göğün mavisini Hüzün yağıyor sırılsıklam caddelerine… Bakışları kocaman bir tamirci çocuk geçiyor, Yorgun bir gökyüzünün altında süzülerek… Akşamı solgun Gecesinde çığlık sesleri Radyolarından vurdumduymaz parçalar Ve bir dilenci parlar kırmızı ışıkta Yüzünde bir yoksulluk haritası Umutları tükenmiş Fitili ateşlenmemiş bir bombadır Islak gözyaşları II Zehir zemberek bir türkü yükselir Acılı bir annenin çatlayan dudaklarında… Umutları param parça Bir yürek kalmış yaşamından geriye Bir de dinmeyen sessiz çığlıkları… Duvarları kirli, sözcükleri yasak Bahçesi çocuk kanlarıyla sulanmış Çiçeklerinde nahoş bir koku Gecelerinde puslu bir sessizlik Ölüm kokar daracık sokakları Avuçları kan kokarken şafaklarda Sağanak şeklinde ölümler yağar Yüreğimin tam orta yerine… Görmezden gelemem, Utanırım insanlığımdan Üşür yüreğim, tutmaz ellerim Közlenen gözlerimin ısısında Oturur kendi gözyaşlarımı içerim Bana sormayın bu şehrin adını Mimarisi sizsiniz bu şehrin 11.06.2014 |
...................................................... Saygı ve Selamlar..