HIRSIZ
HIRSIZ
Hiperaktif çocuktum işte okula giderken annemin çeyiz sandığından ya da babamın cüzdanından aşırırdım en fazla iki buçuk lira okulun kantini varken teneffüs arası biz koşardık Dursun amcanın tükürük köftelerine anlının terini sildiğini göre göre tırnak arası kömür madeni gibi iştahla isterdik çeyrek arası köfteleri yeşilinden doğranmış soğanlar ağzını sulandırırdı görenlerin nihayet köftemiz hazır ilk ısırığı senin almanı isterdim dedim ya hiperaktiftim biraz da şeytanlık vardı ve seni çok severdim yüzümü döner önce öperdim ısırdığın yerden sonra güler ve ben ısırırdım kanatarak dudaklarımı bazen kaçırırdığımızda teneffüs sonrası zil seslerini çaldık sayardık felekten anları elele tutuşarak gezerdik aşk bahçelerini bakmayın aşk bahçeleri dediğime o zamanlar her yer bize aşk bahçesi gibiydi bazen yakalanırdık tepegöz lakaplı Asker Çağlar’a dizlerimin bağı çözülürdü dokunmasın diye sana saklardım seni hep arkama - erkeğime bak. sevdiğini koruyor! diye pişkin pişkin sırıtışlarla basardı tekmeyi dizimden aşağı kaval kemiklerime dönerdim eve aklımda sen babam çağırırdı yanına çoktan haberi almıştır meğer saçımı okşayarak anlatırdı yaptıklarımın doğru olmadığını hırsızlığın suç sayıldığını ve bir kalbe girmenin günah olduğunu ama ben diyemezdim babama “seninde” bir hırsız olduğunu ve benim yüreğimi çaldığını Efkan ÖTGÜN |