Melâl...Yine bir melâl ânı maziden kopup gelen Hani yüklense belki eritir dağı taşı Öyle müphem sızı ki nasılını yok bilen Kâğıda mısra mısra dökülecek gözyaşı Arafta kalan rûhum kendinin yabancısı Ne bir temenni kaldı ne de gizli yalvarış Hasret imkânsızlığın müzmin doğum sancısı Vakit ömrü tüketen hüzzam yüklü karakış Varsaydığım gölgeler saklansa köşe bucak Çözülse tüm imgeler soyut ve somuduyla Ölene dek sol yanım hâlâ hayal kuracak Çölleşen toprağımdan kök salsın umuduyla Hep uzaklara mahkûm bana dair ne varsa Arasam neye yarar cihânda karış karış Masivayla aramda bir perde var devasa Anladım ki tek vuslat kendimden O’na varış Bitimsiz raylar gibi acılar hep ardışık Korkarım olmayacak mahşere kadar mola Yurdum kadar hüzünlü yurdum kadar karışık Menzilinden sapıyor beynimdeki pusula Bulacak yankısını elbet şeb-i ârûzda Ah bu adressiz çığlık bu münzevî yakarış Kalemin hadsizliği çiçeklenen nevrûzda Bir elif yüreğinden zamana düşen nakış .... |