10
Yorum
35
Beğeni
0,0
Puan
2453
Okunma

Yine bir melâl ânı maziden kopup gelen
Hani yüklense belki eritir dağı taşı
Öyle müphem sızı ki nasılını yok bilen
Kâğıda mısra mısra dökülecek gözyaşı
Arafta kalan rûhum kendinin yabancısı
Ne bir temenni kaldı ne de gizli yalvarış
Hasret imkânsızlığın müzmin doğum sancısı
Vakit ömrü tüketen hüzzam yüklü karakış
Varsaydığım gölgeler saklansa köşe bucak
Çözülse tüm imgeler soyut ve somuduyla
Ölene dek sol yanım hâlâ hayal kuracak
Çölleşen toprağımdan kök salsın umuduyla
Hep uzaklara mahkûm bana dair ne varsa
Arasam neye yarar cihânda karış karış
Masivayla aramda bir perde var devasa
Anladım ki tek vuslat kendimden O’na varış
Bitimsiz raylar gibi acılar hep ardışık
Korkarım olmayacak mahşere kadar mola
Yurdum kadar hüzünlü yurdum kadar karışık
Menzilinden sapıyor beynimdeki pusula
Bulacak yankısını elbet şeb-i ârûzda
Ah bu adressiz çığlık bu münzevî yakarış
Kalemin hadsizliği çiçeklenen nevrûzda
Bir elif yüreğinden zamana düşen nakış
....