Tuz Buz
Karanlık odada sana gülümsüyorum,
geceden daha karanlık iki ölü yıldız gibi ruhumu sömürürken gözlerin, zehirli bir tebessüm işte Ellerimle işliyorum etamin dokulu zalim gözlerinin bana çizdiği göz izlerinden damlayan yalnızlığı Göletlerinde boğulurken sessim... İçimi kat kat yaran tırnaklarıyla akbaba misali. Aşağıya çektikçe azalan acı eşiğimin yüklediği o sonsuza karışan izi tebessümümün Sende bilirsin çok şey öğretir alırken kıyısından tuzlu bir zamanın mavi köpük köpük... Ve dehşete düşersin belki sende Düş evet... Çünkü dehşetin insan tohumları çatlıyor arsızca |