Hazandır Gözyaşının Asil RengiBazen kırağıyla bezenmiş bir yolda güneşin ilk nefesini içmiş bir çiçek ararsınız, yuvasından uçmaya çalışan bir kuş gibidir o an yüreğiniz. Eski şarkılar çalınır ruhunuza, kadifeden kesesi olur aşk, köprüden geçer gelin ve fırat kenarında yüzer kayıklar Böylesi anlarda sırf yaşamak olsun diye dilinize bir türkü dolarsınız ya hani, dönüşü olmayan bir ömrün patikalarından yalın ayak geçişiniz olur aşk Ve bir kadının merhabası sokulur gönlünüze, dağlardaki eski kulübeler gibi sıcacık olur içiniz, gizlenmiş sözcükler tutunur dilinize, çığlıklara bölünür tüm geçmişiniz. Sabır biriktirmek gerek, yaşamak için Hiçbir söz ayrılmaz oysa düşünceden İlkel kesiklerimizi saklasak da derinlerde Yaşamak için önce yutkunmak gerek Tüm ölümleri özümüzle süzmek gerek İlişip derinliğimize her korktuğumuzda Aşka ve umuda inadına sarılmak gerek Biz her sabah yine kendimiz olmalıyız Sisler içindeki geçmişimizle yaşlanmak Ve yine kendi içimizde devrilmek için Aynı kafesi parçalayan pençe olmalıyız Çünkü büyümek için sevdaya uyumalı Gelişmek için her gece aşka soyunmalıyız Aşk ateşi yakmalı gövdeyi de, ruhu da Yakmazsa ateş değil, ağlatmazsa aşk değildir Yüzümüzün gölgemizi aradığı yerlerde bir kanat sesi ararız korkularımıza, kıvranır dilimizde o an yabanıl sözcükler. Köpüklü sulara atılır gövdemiz, minik bir çocuktur bedenimiz, bir otobüs penceresinde umuda yolculuğumuz başlar. Işıklardan örselenen toprağın isyanıyla parçalanır faylar, yer altında gök delirir, yer üstünde ağaçlar rüzgârları okşar. Sırlar gezegeninden sular içeriz her sabah, düşer gövdeden başlar, susar çaresizlikle insanlar, bütün yüreklerde aşk ağlar. Hazandır gözyaşının asil rengi, delirmiş insan suretimiz aldırmaz asırlık acılara, her sabah kanla aç ruhunu yıkar. Selahattin Yetgin |