Şubat Hüznü
Dayanılmaz ihanetin buğusu
Camların çatlaklarından sızarken sinsi Her nefessiz kalışım değil ki astım belirtisi Bitkin gururların gölgesinde itiraf Edilen tereddütler kadar bezgindir gökkuşağı Ve tükenir kelimeler arda arda israf Kabusların yalıtılmış tozundan sıyrılan düşler Düşbazların yıkımından kaçarak,selamete ulaşır İzlerken, dolu yemiş ekinlerin hüznünü Hafsalama şubat hüznü bulaşır Kuytularda top sektirir dünkü çocuklar Bilye sayar gibi rezidansları sayar muhteris parmaklarla Gönülsüz olmak değil suskun olmak rayiçken İradi ve cebri sürgünler buluşur ıssız adacıklarda Baştan ayağa hiçken Bir varlık tevehhümü miratları çatlatır Hasetten mi ,kim bilir? Adamız son tsunamiyi de atlatır Reaktörler yıkılsa ne gam Ki müteveccih Güneş’e her maznun izbe odacıklarda Yürek ısısıyla karanfiller yetiştirmekte bir bir Su vermesen ne yazar,gözyaşları akar ya Ey asrın kulesinin zirvesindeki Serdar Sana şubatta donmuş(!) güllerle gelmeliyim Bin yıllık infialler cebimde |
tebrik ederim...
selam ve saygılarımla...