KININDA YÜREĞİM...
Düşkün bir imgeye takıldı kanatlarım:
Tedarikliydim öncesinde ve yoldum birer birer. Tülden yumuk serkeş gölgeler, Devrik hüzünlerin balyozuna boyun eğen Günlük lanetler. Zılgıt yemiş bir çocuğun mazlum tınısına Yığdığı anlık üzünçlerden ibaretim belki de: Kırık notaların kırık gamına gizlediğim Nasıl da esef yüklüyüm gecenin indinde, Hazneme yığdığım en mahrem gölgeye İbadet eden şeytanın şerrine lanet, Dercesine. Kınında yüreğim, alabildiğine tedirgin Bir günceyim; Sayfa sayfa gezdiğim, Sığıntı bir şarkının nakaratına takılı aklım, Tahakküme yenik giden gençlik günlerim: Arafta sarhoş bir düşten ibaretim kimine göre, Ilgıt ılgıt esen bir rüzgârı siper edip, Ardından sürüklendiğim en hazin mazi, Gömdüğüm ne çok maruzat, Akıp giden yasları bir kez rahmet bellemişim. Tasarrufunda sevginin koca evren, Yine de tozuttuğum o bakir ve çocuk düşlerim: Hani olur da uçarım bir kuşun kanadında Nereye konacağını bilmeden pür-telaş, En sakil yüreğe sığınmakla mükellefim alabildiğine, Yaradan’ın nezdinde vereceğim tüm beyanat Ve gönle yığdığım onca hatırattan çıkıp da yola, Yeniden başa dönmek her gün bitiminde. Savruk aksanı gecenin, Aşk tufanı şu hüzünlü imgelerin, Kırptığı yıldızlar şairin imlerken ismimi, Kırık bir gülün en masum sevdası, Düşmüşken bir kez dillere Kol kanat geren o bülbülü yâd ettiğim. |