çarþaf akýna buladýðýmýz
sevdiklerimiz
sevemediklerimiz
kaç kez yere düþtü omuzlarýmýz
aðýrlýðýný bilemediðimiz yarenlerimiz
topraðýna mor gül býraktýklarýmýz
kaç kez öldük biz
kaç ölümde aðladý sularý ev bilmiþ kirpiklerimiz
þeytan nefsinizde býçaðýný keskinlemiþti
keþkeler yazmýþtý taþlarýnýzýn üzerine
yine
ölüm orucu tutmuþtu piþmanlýk
tir tir titriyordu ellerimiz duada
kalbime kadar uzatýyordum mendilimi
nafile
rastgele sevsek
týpký bir balýkçý gibi
sevgiye acýktýðýmýzda
balýkçýl kuþlarý gibi rastgele dalsak sulara
doyduðumuz an yine yükselsek gökyüzüne
destursuz
kovacak deðil ya bir avuç piþkin yüzü
vakit nisan
topraðýn gençlik yýllarý
insan yaðmurlarý
flamingo kuþlarýnýn
tek ayaðýnýn üzerindeki duruþu
insanlýðýn yalanlara astar manzarasýydý
sanki karanlýðýn pis yüzü
görüyor musun
zavallý kelebeðin bile
üç asýr mutluluðu varmýþcasýna sýnanmýþ iki günü
hakký ötesi deðerler yakýþtýrdýðýmýz sevgiler
üstümüze aldýðýmýz roller
fazla ederli akýl giderli deðil miydiler
intikamla edindiðimiz nefretlerdense
samimi içten savurduðumuz küfürler
bana hepsinden daha anlamlý gelirdi
ancak
böyle düþündüðümde sevebilirdim
sonra iþte...
ilaçlarýmýn yanýna insanlýk koydum
iyileþtim