Bir çocuðun gözünden akýyorsa ala dönmüþ yaþ,
Ya yürekler pas tutmuþtur ya da ruhlar insanlýða aç…
Artýk ruhlar için de iftar vakti!
Ezanlar yýrtarken bir miniðin sesinden
Fotoðraftaki baba cemalini,
Yüreksiz, istemeden…
Bulutlar hüzünlü, taþtý taþacak
Savaþýn çocuklarýnýn üzerine damlalar
Arþ-ý aladan kaderine aðlayacak…
Baþýný dayayýp yumuþak yastýðýna
Rüyalarýnda sarýldýn ya babana,
O zaman karanlýðýnda titredi babasýzlýk
Savaþ çocuðunun kýþa dönmüþ
Sol tarafýnda,
Kendi yaðýnda kavrularak...
Adýnýn yanýna “yetim” koydular,
Hediye saydý, aldý koynuna,
Olur ya onun babasý da uðrardý
Derme çatma;
Hiç tadamadýðý
Pamuk þekeri tadýndaki rüyalarýna…
Sen annene toprak kokusu sinmiþ papatya yerine
Kan rengine bürünmüþ mermi uzattýn mý hiç
Canýný içine kattýðýn?
Yoksa bu akþam gezmeye gidememek miydi
Ýçine attýðýn?
Parka mý gidecektiniz
El ele tutuþarak?
Salýncakta sallanmak, kaydýraktan kaymak...
Ah be kardeþim,
Salýnamadýk ki biz yerimizde,
Kaydýysak da düþtük çamurlarýn kara bünyesine,
Tahterevalli desen, biz hep hafiftik
Umuttan taraf;
Aðýr bastý hep
Bomba sesleri izin almadan
Kapý kulpunu zorlayarak...
Gelme diyemeden,
Yüreklerimiz sofrasýndan doyup,
Hatta insanlýk orucunu dahi açamadan;
Bizim için kapandý süt rengi sayfalar,
Kibritti kirpikler, gözlerde tüttü hep
Ýlkbahar...
Bir uçurtmanýn gökyüzüne sevdalý yüzünde,
Ummanlarýn el deðmemiþ ülkesinde,
Bayramlýk kýyafetlere sarýlan minik çizgili ellerde,
Bir þeker de savaþ çocuklarýna ayýrýn...
Mesefeler aldatmasýn sizleri,
Unutmayýn bizleri,
Yarýn hangimize ne olacak
Hani garantinin belgesi?
Ellerimiz kanlý,
Yüreklerimiz çocukluða kanatlý...
Umuda her daim uçan
Savaþ çocuklarý...